Kur'an-ı Kerim'in on dördüncü suresi İbrahim'in adını taşımaktadır. 52 ayetten oluşan ve Kura’n'ın on üçüncü cüzünde yer alan bu sure, Mekke’de nazil olan surelerden biridir ve Peygamber'e indirilen yetmiş ikinci suredir.
Bu sureye İbrahim ismi verilmesinin sebebi İbrahim Peygamber’in hikayesini anlatmaktır. Hz. İbrahim'i Kur’anın tanıtımı ile tanımak isteyen bir kimse için ilk aşamada bu sure onu kendine çeken bir suredir. Kur’an surelerinin içinde Hz. İbrahim'i anarak onun dualarını getiren tek suredir. Bu, Kur'an-ı Kerim'in özel dualarından biri olarak kabul edilen İbrahim'in duasından bahseder. Hz. İbrahim’in şanını yüceltmek ve hatırasını anmak için onun isminden alınmıştır.
İbrahim Suresi'nin tüm alanı bilişsel, bilinçsel ve akideti temellerden oluşur. Müminler için namaz kılmak, açık ve gizli sadaka vermek gibi pratik emirlerle doludur.
İbrahim Suresi'nin ana konusu, tevhid, kıyametin anlatımı ve insanın amellerinin muhasebesidir. Allame Tabatabai’ye göre bu surenin ana ekseni Kur’anın vasfıdır. Çünkü Kur’an Peygamber’in insanları karanlıklardan aziz ve hamid olan Allah’ın yoluna ilettiği risaletine dair bir işaret ve ayettir. Ayrıca Allah herkese nimetleri bahşeden olduğu için onun mutluluğa davetini kabul etmeli ve azabından korkulmalıdır.
Bu surenin bir diğer ekseni de peygamberlerin risâletidir (Allah’ın vahiy yoluyla öğrettiği bilgileri ve O’nun emirlerini insanlara ulaştırıp ilâhi elçilik görevini yapma) ki buna göre tüm Peygamberler aynı ilâhi gayeyi izlemişlerdir. Surenin önemli bir bölümü, belirli bir peygamber belirtmeden, Peygamberlerin muhalifleriyle yüzyüze konuşmalarını sunar. Bu surede ilâhî elçilerin genel ilkeleri, duruşları ve inkarcılarının tepkileri özetlenmiştir.
İbrahim Suresi'nde, nur ve karanlık (Tayyibe: güzellik ve temizlilik ve Habise: çirkinlik ve şer), karar ve zeval, istikrar ve huzursuzluk gibi zıtlıklar dile getirilerek her zaman muhalif ve inkarcı saflarıyla karşı karşıya kalan ilâhi peygamberlerin akıbetinin kısa bir özeti anlatılmaktadır.