IQNA

Kur’an’da sosyal adalet

18:22 - June 15, 2023
Haber kodu: 3480652
Rabbimiz Yüce kitabında, “Size selam verene: ‘Sen mümin değilsin!’ demeyin” (Nisâ, 4/94) Demek suretiyle selam vereni ötekileştirmemizi istiyor. Çünkü ötekileştirme toplumu kamplara bölerek kalplere düşmanlık tohumlarını eker, toplumun ahengini bozar.

Kur’an’da sosyal adaletSosyal, toplumla alakalı olan demektir. Allah fıtraten insanı sosyal bir varlık olarak yaratmıştır. Bazıları insan ifadesinin cana yakın olmak, uyum sağlamak anlamında “Üns”mastarından türediğini söylerler. Bu esas alındığında insanın sosyal bir varlık olduğuna ve hemcinsleriyle beraber bulunduğu zaman kıvamını bulduğuna hükmedilir. Gerçekten evrende insan

gibi çok boyutlu bir toplum ve ilişki ağı kuran başka varlık hemen hemen yoktur. Tarih boyunca da bunun böyle devam etmesi sosyal ilişki kurmanın insanın fıtri yapısından kaynaklandığını söylemek mümkündür.

Çünkü doğal olarak her insan yalnız başına ihtiyaçlarını gideremediği gibi psikolojik olarak da dertlerine ortak olan, sevinçlerini paylaşan bir hemcinsine muhtaçtır. Bunun gibi  biyolojik ve psikolojik unsurlar zorunlu olarak insanı sosyal toplumu tesis etmeye mecbur etmiştir. Adalet ise öz olarak dengeyi gözetmek, eşit davranmak, davranış ve yargısında hakkı gözetmek anlamındadır. Kâinat ilahî bir kitaptır ondan gerekli dersi çıkarmak lazımdır.

Kâinatta bakıldığında bütün varlıkların hassas bir denge ve ilişki ağı üzerine var edildiğini görürüz. Bu da evren ile uyumlu bir ferdin diğer toplumun fertleriyle dengeli bir ilişki içinde bulunmasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim bu konu İslam felsefesinde yeterli derecede ele alınmış bununla ilgili calib-i dikkat ve hikmetli sözler sarf edilmiştir. Bunlardan biri de Şeyh Sadi’nin şu beytinde bulunmaktadır:

Malûmdur ki birbirinin uzvudur beşer

Zîrâ ki bir güherden olur hepsi cilveger

Bir uzvu sızlatınca şeâmetli rûzgâr

Kalmaz değil mi, başkaca a’zâ için karâr

Sızlatmıyorsa kalbini bir dertlinin sesi

Lâyık olur mu nâmına âdem denilmesi

Hadislerde de müminleri birbirini destekleyen bir binanın tuğlaları gibi tasvir edilmiştir:

 “Müminler birbirine kenetlenmiş bir binanın tuğlaları gibidir.”

Kur’an’da sosyal yaşantıya önem verildiği gibi Hz. Peygamber de toplumla ilişkisini hassasiyetle en ideal bir şekilde sürdürmüştür. Mekke müşriklerinin Hz. Peygamber’i dinlemek istediklerini fakat yanındaki fakirleri kovmasını istediklerinde onun buna biraz meyleder gibi olması sonucunda Enâm, 6/52. ayetinin inmesi bunun iyi bir örneğini teşkil etmektedir.

Bundan Kur’an’ın insanlar arasında ayırım yapılmaması, eşit davranılması konusundaki hassasiyetini anlıyoruz. Nitekim Abdullah b. Ümmi Mektum nedeniyle Abese suresinin ilk ayetlerinin indiğini de unutmamak lazımdır. Burada Kur’an’ın üslubu calib-i dikkattir. Bu olayda kör olmasına ve Peygamber’in ne yaptığını görmemesine rağmen Gıyab sığasıyla kendine hitap edilmesi suretiyle imalı bir serzeniş yine Kur’an’ın insan onurunu verdiği ehemmiyeti ortaya koymaktadır. Kur’an’ın sosyal yaşantıya verdiği önemi şu şekilde maddeler halinde sayabiliriz.

Toplumda Adalet

Kur’an Toplumun Birbirini Ötekileştirmesinden Sakındırıyor:

Rabbimiz Yüce kitabında, “Size selam verene: ‘Sen mümin değilsin!’ demeyin” (Nisâ, 4/94) Demek suretiyle selam vereni ötekileştirmemizi istiyor. Çünkü ötekileştirme toplumu kamplara bölerek kalplere düşmanlık tohumlarını eker, toplumun ahengini bozar.

Nitekim günümüzde ötekileştirme sonucunda bazı İslam ülkelerinde istikrar selp olmuş durumdadır. Bunun nedeni bazı şer odaklarının yapmış olduğu ayrıştırma ve ötekileştirme olduğu söylenebilir.

Elbette bunda dış güçlerin faaliyetleri de göz ardı edilemez. Bu güçlerin amacı Müslüman ülkelerde etnik ve mezhepsel çatışmaları çıkararak İslam ülkelerini hegemonyaları altına almak ve böylece yerüstü ve yeraltı kaynaklarını sömürmektir. Suriye’de dış güçlerin yıllardan beri şer örgütlerini desteklemek suretiyle orayı kontrol altında tutması ve kaynakları tüketmesi bunun en güzel örneğini teşkil etmektedir.

Bundan dolayı biz bu gibi ülkelerin ekmeğine yağ sürmemek için birbirimizi ötekileştirmeyeceğiz. Bu dinen büyük bir günahtır. Böyle bir eylem Müslümanları ayrıştırır ve kalplerinde kinin doğmasına vesile olur. Kinler de kalbe yerleşince oradan kolay kolay sökülmez. Üç günden fazla iki Müslüman’ın birbirine küs kalmasının haram olmasının hikmeti böylesine kinin yüreklere oturmasına imkân vermeme hikmetine matuftur. Bunu yaptığınız, yani ötekileştirdiğiniz takdirde büyük bir günah işliyorsunuz demektir.

Yazar: Prof. Dr. Hayati Aydın

captcha